Birçok işletme, koronavirüse karşı alınan önlemler kapsamında faaliyetlerini durdurarak çalışanlarına ücretli izin veriyor. Bazı işletmeler ise çalışanlarının onayı olmadan ücretsiz izin başvurusunda bulunuyor. Uzmanlar, çalışanın onayı olmadan ücretsiz izin başvurusunda bulunulamayacağını ve bunun bir hak ihlali olduğunu belirtiyor.
*** Bu bülten orijinal olarak Türkçe yayınlanmıştır.
Google Translate Uygulaması bu sayfada gördüğünüz içeriği çevirmektedir.***
İSTANBUL (TR) - Koronavirüsün ekonomik etkileri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kendini göstermeye başladı. Sosyal izolasyon ve 'evde kal' çağrılarının ardından işletmeler kapanırken, çalışanlar izinli sayılıyor. Ücretli izinde herhangi bir sorun yokken, ücretsiz izinde çalışanın yasal rızası bulunmuyor. İş Kanunu'nda yeterli düzenleme olmamasının yanıltıcı olabileceğini belirten Mıhcı Hukuk Bürosu Kurucusu Avukat Mustafa Mıhcı, ücretsiz iznin ancak çalışan ve işveren arasında yazılı bir anlaşma ile mümkün olduğunu söyledi.
İzin süreçleri konusunda 4857 sayılı İş Kanunu'nun yanı sıra Yargıtay uygulamalarının da esas alındığını belirten Mustafa Mıhcı, "İş Kanunu'ndaki temel izin türü ücretli izindir. Yani işçiler izinli oldukları süre içerisinde ücret almak zorundadır. Ücretsiz izin ise bir istisna olup ancak kanunda öngörülen hallerde mümkündür. İş Kanunu'nda yeterli düzenleme bulunmadığından Yargıtay kararlarına göre işlem yapılmaktadır. Yargıtay'ın bu konuda getirdiği çözüm; ücretsiz iznin ancak işçi ve işverenin "ortak anlaşması" ile mümkün olabileceğidir. Yani işverenin işçiyi tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarma hakkı bulunmamaktadır." dedi.
Ücretsiz iznin sadece karşılıklı anlaşmaya bağlı olmadığını ve başka şartları da olduğunu belirten Mustafa Mıhcı, "Öncelikle işverenin de işçiye yazılı olarak ücretsiz izin teklifinde bulunması gerekiyor. İşçinin de bu teklifi 6 iş günü içinde yazılı olarak kabul etmesi gerekiyor. Başka bir ücretsiz izin türü yok. Aynı şekilde işçinin de ücretsiz izin teklif etme hakkı var. Ücretsiz izin ortak anlaşmayla kararlaştırılmışsa, ücretsiz izin süresince iş sözleşmesi askıya alınır ve işçinin sigorta primleri ödenmez. Bu süre zarfında işsizlik ödeneği alma hakkı yoktur." dedi.
Mustafa Mıhcı, "Ücretsiz izne çıkarılan işçiler, haklı bir sebeple iş sözleşmelerini feshedebilir, tazminat ve diğer haklarını alabilirler. Koronavirüs gibi salgın hastalıklarda karantina ilan edilirse, çalışma zorlayıcı bir sebeple durdurulur. Bu zorlayıcı sebepten dolayı, işyerinin çalışmayı durdurmak zorunda kaldığı ilk hafta işçiye ücretin yarısı ödenmelidir. Daha sonra fesih hakkı kullanılabilir. İşsizlik Sigortası Kanunu'na göre, işveren, işsizlik sigortası fonundan ücreti ödemek için 3 aylık kısa çalışma yaptırabilir." dedi.
Mustafa Mıhcı, "İşçinin Türk Borçlar Kanunu'nda yer alan hizmet sözleşmesi hükümleri çerçevesinde iş sözleşmesi dikkate alınarak ücretsiz izne çıkarılması mümkün olup, işçi bu şekilde "işsizlik sigortası koşullarını sağlayan kişi" değilse, mücbir sebep halinde bu işçiler ücretsiz izne çıkarılabilir. Sonuç olarak, işçilerin ücretsiz izin gibi oldubitti uygulamasına boyun eğmek zorunda olmadıklarını bilmeleri gerekir. Bu konuda yapılacak en sağlıklı şey, konuyu değerlendirmek ve hak arama sürecini başlatmak için deneyimli avukatlarla çalışmaktır." dedi.